RETİNA HASTALIKLARI
Göz küresinin en önemli kısmı sinir tabakasıdır “retina”. Bu kısma düşen cisimlerin ışığı, işlenerek beyne iletilir. Beyin de bu iletiyi görme fonksiyonuna çevirir. İki göz bir tek görüntü görür beraber hareket eder vs…
Retina tabakası, şeffaf kornea-göz merceği ve göz bebeğinin müsadesiyle rahatlıkla muayene edilir. Merkezinde “sarı nokta”, etrafında ekvator ve uç sinir ağı tabakasının tamamı çeşitli merceklerle muayene edilir. Son yıllarda gelişen tomografik yöntemlerle merkezi retina mikron düzeyinde muayene edilebilmektedir. Retinanın damar hastalıkları retina anjiosuyla tanınabilinmektedir.
Günümüzde artan diabet sıklığıyla birlikte, görme keskinliğini azaltan diabete bağlı sarı nokta ve uç retina hastalıkları çok sık gözlenmektedir. Diabet erken taramalarla teşhis edilebilen ve düzenli kontrollerle tedavisi olan bir hastalıktır. Diabet hastalarunın göz taramalarında teşhis konulup, laser ve göz içi enjeksiyonlarla yüz güldürücü neticeler alınmaktadır.
İnsan ömrünün gelişen sağlık hizmetleri ile artması sonucu “yaşlılığa bağlı sarı nokta” hastalığı da sıkça görülmektedir. Görme durumun muhafazası ve hatta arttırılması uygun tedavi ve kontroller ile mümkün olabilmektedir.
Her organ gibi göz sinir tabakasının damar tıkanıklıkları ve beslenememek gibi hastalıkları da mevcuttur.
Retina ile uğraşan uzman göz doktorları yukardaki tüm durumlara vakıftırlar.
Ayrıca; Dünyada yapılıp ta “ülkemizde ve dahi gazi şehrimizde” yapılmayan hiçbir tedavi yöntemi yoktur.
Prof Dr İbrahim Erbağcı
28.09.2017
Gaziantep
KATARAKT NEDİR?
Katarakt, gözbebeğinin arkasındaki göz merceğinin şeffaflığını kaybetmesi, kesifleşmesidir. Kataraktlaşan mercek opaklaştığından ışığın net şekilde görme merkezine geçmesini engeller ve kişinin görmesi azalır.
KATARAKT KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Katarakt doğuştan veya sonradan oluşabilir. Doğuştan olan kataraktlar soyaçekim nedeni ile, bazı hastalıklar sebebi ile ya da anne karnında ilaç veya zararlı maddeye maruz kalma sebebiyle olabilir. Sonradan olan kataraktlar ise en sık yaşa bağlı olarak oluşurlar. 60 yaşının üzerindeki kişilerde göz merceği şeffaflığını kaybetmeye başlar.
Kataraktın oluşma sebepleri arasında; yaşlanma, ailesinde katarakt hikâyesi olması, diyabet hastalığı, travma ve göz yaralanmaları, kortizon gibi bazı ilaçlar kullanımı, göz içi iltihaplanmaları, radyasyon ve ultraviyole gibi zararlı ışınlara maruz kalınmasını sayabiliriz.
KATARAKTIN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Katarakt olan kişilerde en belirgin şikâyet görmenin azalması ve bulanık görmedir. Bunun dışında gözde ışıkta kamaşma, güneşli havada görüşün azalması, gece görüşün bozulması, ışıklar etrafında yansımalar görme, çift görme gibi belirtilerden bir veya birkaç tanesi görülebilir.
Yakını eskisinden daha iyi görmeye başlama da kataraktın belirtilerindendir. Bazı hastalar artık yakın gözlüklerini takmadan gazete okumaya başlarlar, bu durum sevindirici olsa da kataraktın gözde miyoplaşma yaptığı balayı dönemidir.
Bebeklerde göz bebeğinde beyaz leke, cisimleri takip edememe, gözde kayma katarakt belirtisi olabilir.
KATARAKT NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Kataraktın tedavisi ameliyattır. Ameliyat haricinde bir tedavisi yoktur, ilaç veya gözlük ile katarakt yok edilemez.
KATARAKT AMELİYATI NE ZAMAN YAPILIR?
Katarakt hastalarında fako yöntemi başladığından beri, eskiden olduğu gibi görmenin tamamen kaybolmasını beklemiyoruz. Önce detaylı göz muayenesi, tetkik ve incelemeler yapıyor ve hastamızın durumunu analiz ettikten sonra bunların sonucuna göre ameliyat zamanına karar veriyoruz.
Günümüzde ameliyat için gözün tamamen görmesinin yok olması beklenmez. Kişinin görme düzeyi istek ve ihtiyaçlarının altında ise ameliyat olunabilir.
KATARAKT AMELİYATI OLMAZSAM NE OLUR?
Görme düzeyi gittikçe azalır ve görme sadece ışığı seçme düzeyine kadar düşebilir. Katarakt göz tansiyonunu yükseltebilir buna bağlı da görme kaybına yol açabilir. Gözde uveit dediğimiz göz içi iltihabına sebep olabilir. Gözün retina dediğimiz arka kısmı detaylı muayene edilemeyeceğinden bu bölgenin hastalıklarında ( sarı nokta gibi) teşhis gecikebilir.Ayrıca çok gecikmiş sertleşmiş şişkin beyaz kataraktlarda komplikasyon oranı daha yüksektir. Bebeklerde ise tedavi gecikmesi göz tembelliğine ve ileride de görüşün az olmasına sebep olabilir.
KATARAKT AMELİYATI NASIL YAPILIR?
Günümüzde katarakt ameliyatı iğne yapılmadan sadece damla ile uyuşturularak yapılmaktadır. Hastanın hastanede kalmasını gerektirmeyen, günübirlik gelip gittiği, aynı gün gözün görmeye başladığı, kısa süren, ağrısız, acısız, hasta için rahat geçen bir ameliyattır. Hastalarımız genellikle ameliyatın başladığı ve bittiği anı hissetmemektedirler.
Kataraktlaşan, şeffaflığı kaybolan mercek, gözün içinde ses dalgaları ile eritilip alınır. Bu yönteme FAKO adı verilir. FAKO yöntemi ile göz içinde eritilip alınan merceğin yerine yeni bir mercek konulmazsa hasta iyi göremez, bu nedenle bu merceğin yerine yapay mercek konulur.
AMELİYAT SONRASI GÖZLÜK KULLANMAM GEREKİR Mİ?
Katarakt ameliyatı sırasında göze yerleştirilen sentetik göz içi lens ile uzak veya uzak/yakın gözlüklerden de kurtulmak mümkündür. Uzak göz içi lens yerleştirildiğinde kişi günlük hayatta gözlüksüz gezer sadece kitap okuma mesafesi için gözlük ihtiyacı hisseder.
Son yıllarda kullanımı artan halk arasında ‘’Akıllı Mercek’’ de denilen Multifokal Göz İçi Lenslerle uzak – yakın hatta masa üstü mesafe yani orta mesafeyi de gözlüksüz görmek mümkündür.
Bu ameliyatlarda çok başarılı sonuçlar alınmaktadır. Yüksek dioptrili uzak – yakın gözlük kullanan 45 yaş üstü kişilerde gözlüklerden kurtulmak için bu tedavi yöntemi önerilmektedir.
SARI NOKTA VE GÖZ TANSİYONU HASTALARI KATARAKT AMELİYATI OLABİLİR Mİ?
Sarı nokta hastalığı olanlar katarakt ameliyatı olabilir. Filtre yeteneği yüksek, kaliteli bir mercek kullanıldığında sarı nokta hastalığının ilerlemesinde katarakt ameliyatının etkisi yoktur. Yalnız sarı nokta hastaları ameliyat olsalar da olmasalar da göz doktorunun yakın takibinde olmalıdırlar.
Göz tansiyonu (glokom hastaları) olanlar da katarakt ameliyatı olabilirler. Hatta bu hastalıkta bazen tansiyonu düşürmek için katarakt ilerlemeden ameliyat önermekteyiz. Bu durumda hekim hastanın durumuna göre karar verecektir.
EXCİMER LAZER
Excimer Lazer miyop hipermetrop ve astigmat ın (uzağı net görememe) tedavisinde kullanılan en yaygın yöntemdir.
Excimer Laser ile kornea dokusunun yüzeyinde buharlaştırma meydana getirilir. Böylece her ışın vuruşu ile bir parça doku daha alınır ve sonuçta kornea çok hassas bir ayarla traşlanır. Lazer uygulaması öncesi hasta, detaylı tam bir oftalmolojik (göz muayenesi) muayeneden geçirilmelidir.Bu muayenede tam bir göz muayenesine ek olarak kornea yüzeyinin detaylı incelemesi, ölçümleri (topografi,arka yüzey topografi,pakimetri,göz içi basınçları,göz dibi incelemesi,mutlaka damlalı göz numarası ölçümü gibi)yapılmalıdır.Bu incelemeler hiçbir şey atlanmadan tam olarak yapıldığında ve sonuçlar doğru değerlendirildiğinde doğru lazer adayı bulunmuş olacaktır.
Lazer olduktan sonra sorun yaşayanlar hep bu muayenede yanlış veya eksik inceleme yapılan kişiler arasından çıkar.
Son derece güvenli olan bu lazer operasyonunda herhangi bir acı söz konusu değildir.Operasyonun süresi ortalama 1-2 dakikadır. Lazer işleminin ardından 2-3 saatlik dinlenme süresini takiben iyi bir güneş gözlüğü ile kişi günlük aktivitelerine dönebilir.
KİMLER LAZER OLABİLİR ?
18 yaşından büyük, miyop, hipermetrop, astigmatı olanlar
Presbiyoplar (yaşa bağlı yakın problemi)
Genç yaştakiler için son bir yıldır gözlük numaralarının değişmemiş olması gerekir.
KİMLER LAZER OLAMAZ ?
• Keratokonus’ta (kornea’da incelme ve şekil bozukluğu yapan bir hastalık)
• Kornea dokusu yeterli kalınlıkta olmayanlara,
• Kontrol edilemeyen üveiti (göz içi iltihabı) olanlara,
• Şiddetli ‘’kuru göz’’ vakalarına,
• Gebelere ve lohusalara,
LAZER TEDAVİLERİ
Excimer Lazer ile göz kusurlarının tedavisi yaklaşık 35 yıldır başarı ile uygulanmaktadır. Her geçen sene ile tecrübelerimiz artmakta, daha gelişmiş tedavi yöntemleri ortaya çıkmaktadır. Genel olarak bütün yöntemlerde kullanılan lazer aynıdır. Tedavi tiplerinin farklılığı, kapakçığı kaldırma yöntemlerinin farklı olması veya lazerin tedavi edici artış profilinin değişmesi ile belirmektedir.
Şimdi bu farklılıkları kısaca anlatmaya çalışalım;
KAPAKÇIK KALDIRMA YÖNTEMİNE GÖRE:
Standart Lasik
Günümüzde en yaygın olarak kullanılan yöntem olan LASİK, laser assisted in-situ keratomileusis tanımlamasının kısaltılmış şeklidir. Bu yöntem, gözümüzün saydam dokusundan özel bir alet yardımıyla (mikrokeratom) ince bir kapakçık kaldırılması ile başlar daha sonra kapakçığın altındaki dokuya numaranıza uygun miktarda lazer uygulanır. Kapak yerine geri kapatılır ve kendi kendine yapışana kadar beklenir ve bu arada kurutulur.
Femtosecond Lazer (Intraİase veya Femtec)
Standart lazerden tek farkı kapakçığı, oluşturma yöntemidir. Intralase veya Femtec kullanılan aletin firmalarının isimleridir ve bu aletler yardımıyla kapakçık lazer ile kaldırılır. Bunun dışındaki bütün aşamalar standart lasik ile aynıdır.
Lasek
Kornea kalınlığı yeterli olmayanlarda, düşük numaralarda veya kapakçık kaldırılmasının istenmediği durumlarda kullanılan yöntemdir. Özel bir solüsyon yardımı ile korneanın en üst hücre tabakası yerinden kaldırılır ve kenara sıyrılır. Ortaya çıkan dokuya lazer uygulanır ve kontakt lens konularak işlem bitirilir.
LAZER IŞINI TEDAVİ PROFİLİNE GÖRE:
Standart Uygulama
Standart tedavi sadece göz numarasının giderilmesinde kullanılır.
Wavefront
Gözün sadece numarası değil, bir bütün olarak bütün kırıcı ortamlarının düzensizliklerini gidermek amacı ile kullanılan kişiye özel bir yöntemdir. Wavefront analyzer ile gözünüzün korneadan retinasına kadar bütün yapısı incelenir ve daha detaylı bir ölçüm ortaya çıkar. Bu ölçüme göre sadece sizin gözünüze özel bir tedavi şekli ve numarası belirir.
Genellikle görme seviyesi yüzde yüze ulaşamayan veya daha önce lazer olmuş ve düzensizlik kalmış kişilerde daha iyi sonuç vermektedir. Bu yöntemin uygun olup olmayacağı yapılacak ölçümlerden sonra ortaya çıkar ve herhangi bir yöntem ile uygulanabilir (Lasik, Femtosecond veya Lasek).
Q-Lasik
Q-Lasik lazer tedavilerinin arasında en güncel yöntemlerden biridir. Yine herhangi bir kapak kaldırma yöntemi kullanıldıktan sonra korneanın asferik düzenini sağlayan (asferisite) yöntemdir. Işık parlamaları bu tedavi yönteminden sonra standart uygulamaya göre çok daha azalırken, kontrast duyarlıkta (gözün belirli parıltılara sahip iki komşu cismin parıltıları arasındaki farkı görebilme yeteneği) artış olabilmekledir Doğru ayarlama ve uygulama standart lazere göre biraz daha uzun ve zahmetli olmakla beraber görme kalitesindeki artış her şeye değmektedir.
Topo-lasik
Korneanın astigmat değerlerindeki düzensizlikleri kişiye özel, topografiye bağlı yöntem ile tedavisidir. Bu tedavi ile düzensiz astigmatlarda(eski kornea yaralanmalarında) çok başarılı sonuçlar alınmaktadır.
LAZER TEDAVİSİNİN AVANTAJLARI NELERDİR?
• İşlem için hiçbir iğne,narkoz vs. gerek duyulmaz.
• Tedavi öncesi hasta hazırlık süresi 2-3 dakika, lazer süresi ise 15-20 saniyedir.
• Hastanın iki gözü birlikte ameliyat edilebilir.
• Hasta tedavi sonrası gözü bantlanmadan gönderilir.
• Hasta yürüyerek evine gidebilir.
• Tedavi sonrası uzun süre ilaç kullanmak gerekmez.
• Yüksek dereceli bozukluklarda da başarılı sonuç alınır.
• Tedavi sonrası ileride gözde başka rahatsızlıklara sebep olmadıkları gibi, gözde oluşabilecek diğer rahatsızlıkların (göz tansiyonu, katarakt, retina hastalıkları vb. ) tedavisine engel teşkil etmezler ve tekrar uygulanabilirler.
ÇOCUKLUK ÇAĞI GÖZ HASTALIKLARI
Özellikle ilk ay içinde mutlaka taranması gereken ve en sık gözlemlediğimiz göz hastalıklarının başında tek taraflı veya çift taraflı körlüğe sebep olan “doğuştan katarakt” gelmektedir. Uygun teşhis imkanları ve tecrübeli ellerdeki cerrahi ile bu durumun tedavisi mümkündür. Genel anestezi altında ameliyat sonrası, gözlük ve/veya kontakt lens uygulamaları gereklidir. Tek taraflı kataraktlarda kontakt lens veya erken göziçi mercek uygulaması önerilir.
Tüp bebek, düşük doğum ağırlıklı ve erken doğmak zorunda kalmış bebeklerde , göz sinir tabakasında gelişme gerilikleri ve kalıcı görme kayıpları gözlenebilir. Günümüzde bu durum hızla artmaktadır. Tedavisi erken teşhis ve takip ile mümkündür.
İki taraflı çapaklanmalarda yenidoğan göz enfeksiyonları akla gelir. Tedavisi yüz güldürücüdür. Genellikle tek taraflı çapaklanmalarda akla göz yaşı yolları problemleri gelir. Uygun takip ve tedavi ile bu durum %80-90 oranında 9-12. aylarda son bulur. Son bulmayanlarda genel anestezi altında cerrahi bir müdahale gerekir.
Bebeklerde şaşılık sıkça gözlenen bir hastalıktır. Gözlerde kayma hissedildiğinde en erken 3.-6. aylar arasında uzman bir göz hekimine müracaat edilmelidir. Erken başlayan şaşılıkların tedavisi cerrahidir. Bir yaş civarında genel anestezi altında göz dışı kasların kuvvet yönleri modern cerrahi metodlarla değiştirilir. Şaşılık cerrahisinde herhangi bir laser teknolojisinin yeri yoktur.
Bebeklerin ileriki hayatlarında gözlüklü bir birey olup olmayacakları 3.-4. yaşlarında belli olur. Bu yaşlarda her iki göz arasında görme keskinlikleri arasında bir fark oluşmuş ise, durum göz tembelliği açısından uzman bir göz hekimi açısından değerlendirilmelidir. Göz tembelliği “ambliopi” erken tanındığında geri dönüşümü olan bir hastalıktır.
Çocukların okul öncesi görme kusurlarının veya görme kayıplarının taranması, eğitiminin düzgün gitmesi için şarttır. İçine kapanık bir çocuk myop olabilir. Yakın çalışma isteksizliği hipermetropi veya astigmatizma belirtisi olabilir. Işık azlığında veya çokluğunda görmesinin değiştiğini ifade eden bir çocuk mutlaka uzman bir göz hekimi tarafından muayene edilmelidir.
Okul çağında ise kendini ifade eden çocukların şikayetleri ciddiye alınmalıdır. Mesimsel göz kızarmaları her sene tekrar ediyorsa, tek veya çift gözde azalan bir görme şikayeti, gözlerde sinsi ağrılar, üst solunum yolu enfeksiyonu sonrası görme azlıkları mevcudiyeti.. gibi. Erişkinde gözlenen her hastalığın çocukluk çağı “jüvenil “ şekli nadir de olsa görülür: jüvenil RA üveit, jüvenil glokom, jüvenil katarakt, jüvenil optik nöropati, jüvenil dekolman vs…
Ürkmemiş her çocuk, erişkindeki tüm muayeneyi becerir. İki yaş altındaki bebekler bazen hafif sedasyon ile erişkinde uygulanan tıbbi cihazların hepsinin “pediatrik mobil” şeklinde olanları ile muayene mümkündür. Her yaşta görme keskinliğinin belirleneceği çeşitli yöntemler vardır.
Az gören ve/veya gözlerde titremeleri olan çocuklar teşhislerine göre takip edilir. Yardımcı aparatlar önerilebilir.
Çocuklar düz profil fotoğrafı veremiyorlarsa gizli bir şaşılık durumu mutlaka araştırılmalıdır. Bu durum “anormal baş pozisyonları” kalıcı yüz veya boyun deformitelerine yol açması bakımından son derce önemlidir.
Prof Dr İbrahim Erbağcı
15.09.2017
Gaziantep
ŞAŞILIK VE TEDAVİSİ
Şaşılık Nedir ?
Gözlerden birinin tam karşıya bakarken, diğerinin yukarı, aşağı, içe veya dışa bakması ile tanımlanan bir göz hastalığıdır.
Her iki gözün retinasında (göz iöi sinir ağı) farklı noktalarda oluşan görüntülerin tek olarak algılanması için gözlerin paralel olması gerekmektedir. Çocukluk döneminde gözler birbirine paralel olmadığında, kayma olan gözden gelen görüntü beyinde görme merkezinde baskılanacağı için tembelliğe, yetişkinlerde ise çift görmeye sebep olur.
Şaşılık Tipleri :
Gözlerin kaydığı yöne göre;
İÇE ŞAŞILIK ( İki gözün birbirine yakınlaşması ) ,DIŞA ŞAŞILIK ( İki gözün birbirinden uzaklaşması ) şeklinde olabilir. Bir gözün aşağıya ve/veya diğer gözün yukarıya doğru kayması şeklinde de gözlenir. Her iki gözdeki şaşılık durumu yukarıya veya aşağıya bakışta değişiklik ( artma , azalma ) gösterebilir.
Bunların dışında özel şaşılık tipleri de mevcuttur. Her iki göz açıkken fark edilmeyen, gözlerden biri kapatıldığında ortaya çıkan gizli şaşılıklar veya çocuklarda burun kökü genişliği, yüz çehre anormallikleri, göz kapaklarında düşüklük, cilt katlanması gibi sebeplerle ortaya çıkan şaşılık görüntüleridir (yalancı şaşılıklar) .
Şaşılık Nedenleri :
Genetik yatkınlık sık rastlanan nedenlerden biridir. Diğer önemli neden de kırma kusurlarıdır ( Miyop, Hipermetrop, Astigmat ).
Bunların dışında doğuştan veya sonradan oluşan, travma, geçirilen kazalar, ateşli hastalıklar, diyabet hastalığı ve hipertansiyonda göz sinirlerinin felci şaşılık nedenleri arasında sayılabilir.
Nasıl Teşhis Edilir :
Çok basit olarak hastadan ışık kaynağına bakması istendiğinde, ışığın reflesi (yansıması) sağlıklı insanlarda her iki göz bebeğinin tam ortasındadır. Yansıma göz bebeğinin ortasında değil de içinde, dışında, yukarı veya aşağıda ise daha ileri teşhis yöntemlerine başvurulur.
Hareket ve füzyon muayenelerinden sonra PRİZMALAR ile kaymanın (şaşılığın) miktarı kesin olarak belirlenebilir. Hess perdesi ve sinoptofor gibi yardımcı cihazlar da kullanılabilmekedir.
Şaşılık Durumunun Yönetilmesi :
Şaşılığın tipine göre farklılıklar gösterir:
Göz tembelliği mevcut hastalarda kapama ve her iki gözle görme yetisi, görme derinlik hissini kazandırmak için uygulanan ortoptik tedavi de şaşılık hastalarına uygulanabilen tedavi yöntemleri vardır.
Bazı şaşılık tipleri kırma kusurlarına bağlı olarak gelişir ve hasta gözlük kullandığında şaşılık düzelir.
Bazı özel şaşılık tiplerinde Botoks (botulinium toksini) gibi kas gücünü azaltan ilaçlar kullanılabilir. Kas gücünü arttıran ilaçlar da mevcuttur.
Gözlük ile düzelmeyen ve belirli bir miktarın üzerindeki şaşılıklar ameliyat ile düzeltilir.
Burada prensip göz küresi etrafına yapışmış kasların yerleri değiştirilerek gözü hareket ettiren kasların gücünün azaltılması veya arttırılmasıdır.
Erişkinlerde Şaşılık :
Erişkinlerin %1'inde şaşılık görülebilmektedir. Bunların çoğu çocukluktan beri bulunan şaşılıklardır. Eğer erişkin bir kişide şaşılık meydana geldiyse diyabet, tiroid hastalığı, myestania gravis, beyin tümörleri yada kafa çifti felçleri araştırılmalıdır.
Erişkinde bulunan şaşılığın belirtileri nelerdir?
Çocukluktan beri şaşılık bulunuyorsa çok az belirti bulunabilmektedir. Ancak ileri yaşlarda oluşursa, görülen belirti çift görme olacaktır. Bazı erişkinlerde gözde ağrı, baş ağrısı, başı sürekli eğik tutmak gibi belirtiler bulunabilir. Dış şaşılığı bulunan çocuk ve erişkinler güneş ışığının altında tek gözlerini kısarak bakarlar veya o gözü kapatmayı tercih ederler.
Çift görmenin sebebi nedir?
Çocukların aksine erişkinler yanlış yöne bakan gözden gelen görüntüyü yok sayamazlar ve bu çift görmeye neden olur. Bunun tedavisi tek gözün kapatılması ya da gözlerin tekrar ameliyatla doğru pozisyona getirilmesiyle sağlanır.
Şaşılık Tedavisi :
Göz egzersizleri: Konverjans yetmezliği adı verilen okuma yada çalışırken gözün yeterli çalışmaması gibi özel durumların tedavisinde kullanılır.
Prizmatik gözlükler: Küçük kaymaların tedavisinde kullanılır. Çift görmenin azalmasını sağlar.
Enjeksiyonlar: Enjekte edildiği kası 3-4 ay boyunca felç eden bir ilacın (Botoks) kullanılması esasına dayanır. Seçilmiş vakalarda faydalı olan bir yöntemdir.
Ameliyat :
Her yaşta en sık kullanılan tedavi yöntemidir. Ameliyat kozmetik nedenlerle, çift görmenin azaltılması için, gözlerin birlikte kullanılmasının sağlanması veya gözlerdeki ağrının azaltılması amacıyla yapılmaktadır. Ancak her ameliyatta olduğu gibi bu ameliyatların da riskleri mevcuttur.
Şaşılık ameliyatlarında laser teknolojilerinin yeri yoktur. Cerrahi, tecrübeli ellerde son derece yüz güldürücüdür. Hastaların ameliyatları bazen tek, bazen iki seansta uygulanabilir.
Bazen de yıllar içinde yeniden veya ters yöne şaşılıklar gelişebilir. Hastaların tek bir hekim ve veya merkez tarafından düzenli takiplerinin yapılması başarıyı arttırır. Bu durumlarda ilk cerrahinin şeklinin, dozajının kaydının tutulması ve kaideye uygun, sorunsuz olup olmadığı önem kazanmaktadır.
Prof Dr İbrahim Erbağcı
10.10.2017
Gaziantep
KERATOKONUS NEDİR
Gözün en önünde kornea denilen kubbe şeklinde saydam tabaka bulunur. Kornea tabakası; cisimleri net olarak görebilmemizi sağlayan bir mercektir.Keratokonus ta bu tabaka incelir zayıflar ve öne doğru balonlaşma şeklinde şişerek düzgün kubbe yapısı bozulur.Bu şekil bozukluğu miyopi ve astigmata yol açar.Bombelik arttıkça astigmat ve miyop artar ve görme bulanıklığı şikayeti artar..
KERATOKONUS RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR
Keratokonus genetik geçişli bir hastalıktır.Bu nedenle keratokonus tesbit edilen kişilerin aile bireylerinin de muayene olması önerilir.Çoğunlukla ergenlik çağları itibarıyla belirti vermeye başlayabilir bazı kişilerde 20 li yaşlarda görülür,ne kadar erken görülmüşse o kadar ağır seyretme olasılığı artar.Özellikle 10 lu yaşlardaki kişilerde şiddetli seyreden mevsimsel alerjiler sırasında aşırı gözü ovma kaşıma hastalığın daha hızlı ilerlemesine neden olabilir.35-40 yaş civarında keratokonus ilerlemesi durur.Erken tanı ilerlemeden hastalığın durdurulması açısından önemlidir.
KERATOKONUS TA BELİRTİLER VE TANI YÖNTEMLERİ
Görme bulanıklığı,gözlük numaralarında sürekli ve sık değişim olması,ışığa duyarlılık,başağrısı ,gözlerde yorgunluk hissi gibi şikayetlere yol açabilir.Rutin muayene sırasında şüphelenilen kişilerde kornea topografisi denilen cihazlarla yapılan tetkik sonucu keratokonus tesbit edilir.Sıklıkla da lazerle gözlükten kurtulmak için yapılan tetkikler sırasında da erken evrelerdeki kerakokonuslarda tesbit edilmektedir.
ERKEN TANI NİÇİN ÖNEMLİDİR
Keratokonus ilerleyici bir hastalıktır.Tanı konulduğunda hangi aşama da yakalanmış ise görme düzeyi o seviye de tedavi ile sabitlenmektedir.Tedavi sonrası görme seviyesi biraz artabilir ama kornea hastalık öncesi sağlam seviyesine döndürülememektedir.Bu sebeble erken tanı çok önemlidir.
KERATOKONUSTA TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Keratokonus tedavisinde iki farklı boyut mevcuttur.
1-Hastalığın ilerlemesini durdurmak
2-En iyi görmeyi sağlama amaçlı değerlendirmek
1-Hastalığın ilerlemesini durdurmak 2000 li yıllara kadar mümkün değildi.2000 li yıllar itibarıyla geliştirilen bir tedavi yöntemi olan UV croslinking(CCL) tedavisi ile korneanın zayıflamış yapısı sertleştirilerek korneanın öne doğru bombeleşmesini durdurmak mümkün olmuştur.
UV CROSLİNKİNG TEDAVİSİ
Lokal anestezi altında damla anestezisi ile uygulanır.Kornea epiteli soyulur ve yüzeye 5 dk da bir olmak üzere 30 dk Riboflavin damlası damlatılır.Daha sonra 30 dk daha damlaya devam ederek kornea ya 6-7 cm den 370 nm UV ışını uygulanır.Operasyon sonunda göz kapatılmaz bandaj amaçlı kontakt lensler uygulanır ve 3 .gün sonunda bu kontakt lensler çıkarılır.Operasyon sonrası damla tedavisi uygulanır.
Bu tedavi sonrası hastaların hemen hepsinde keratokonus ilerlemesi durmaktadır yıllık takiplerde çekilen topografi filmleri bunu göstermektedir nadiren ikinci kez uygulama gerekmektedir.Görme düzeyi astigmatızma miktarı operasyon öncesi ile aynı seviyede kalmaktadır çoğunlukla da olumlu yönde bir miktar değişim gözlenmektedir.
Bu tedavinin amacı korneanın mevcut durumunu korumak kötüye gidişi önlemektir bu sebeble erken tanı çok önemlidir.Kornea ne kadar iyi durumda iken yakalanırsa kişi de o kadar iyi bir görme ile hayatını sürdürme şansına sahip olmaktadır.
2-Tedavi de ikinci boyut görme kalitesini artırmaktır.
Keratokonus un başlangıç aşamalarında astigmat miktarı düşük ve kornea yüzeyi daha düzenlidir bu seviyelerde iken çok yüksek olmayan bir gözlük no ile iyi bir görme mevcuttur.Bu aşamada gözlük yeterlidir.
Biraz daha ilerlemiş aşamalarda astigmat artmaya başlar gözlük görüş kalitesini yeterince artırmaz bu aşamada standart torik (astigmatlı ) kontakt lensler faydalı olabilir.Astigmatın daha da arttığı yüzey düzensizliğin arttığı aşamada özel keratokonus lensleri gerekir.Bunlar merkezi sert çevresi yumuşak materyalden üretilen özel lenslerdir.Bu lensler kornea yüzeyinde düzgün bir alan oluşturarak görmeyi artırırlar.
Daha ilerlemiş ileri aşamadaki kişilerde gözlük özel kontakt lens faydalı olamaz.Bu durumda kornea içine yerleştirilen kornea içi halkalar(INTACS) gerekli olur.Kornea içine yerleştirilen bu yarım halkalar korneayı gererek merkezde bir düzgün alan oluştururlar görme kalitesini artırırlar.
Keratokonusun en ileri aşamalarında kornea yüzeyi ileri derecede bombe ve düzensiz olmuştur merkez bölgede beyazımsı opaklaşmalar mevcuttur.Bu aşamada görmeyi herhangi bir yöntemle artırmak mümkün değildir.Bu aşamada önerilen tedavi kornea nakli ameliyatıdır.
SONSÖZ
Keratokonus ilerleyici bir hastalıktır.Topografi ile tanısı çok kolaydır.CCL tedavisi ile keratokonusu durdurmak ve kornea nakline kadar gidecek bir sonucu önlemek mümkündür.
Günümüzde gelişen göz içi lensi (merceği ) teknolojileri sayesinde katarakt ameliyatı sonrasında uzak ve yakın gözlüğü ihtiyacını ortadan kaldıran '' akıllı mercek'' adı verilen göz içi lensleri geliştirilmiştir. Bu mercekler ile yakın, orta ve uzak mesafelerde gözlük bağımlılığı ortadan kalkmıştır.
Akıllı mercekler nasıl işlev görür?
Standart göz içi mercekleri tek odakta görüş sağlamaktadırlar. Akıllı mercekler yani üç odaklı veya arttırılmış odak derinliği özellikli mercekler ise üzerlerinde bulunan ayrı mesafelerdeki görüntüyü gözümüzün retina katmanına ileten bölgeler ile her mesafede görüş sağlarlar. Yakında 35-40 cm. de okuma esnasında, 60 cm de araç sürerken hız göstergelerini kontrol etme esnasında ve uzak mesafede günlük yaşamda konfor sağlarlar.
Akıllı mercekler nasıl işlev görür?
Katarakt görmemizi ve her mesafede görmemizi sağlamak amacıyla uyum yapan merceğimizin bulanıklaşması ile ortaya çıkan bir hastalık olup tedavisinde bulanıklaşmış mercek yerine göz içi mercek yerleştirilmesi işlemi yapılmaktadır. Katarakt nedeni ile ameliyat edilecek hastalara engel teşkil eden durum bulunmuyor ise akıllı mercek takılabilir. Bununla birlikte 40 yaşın üzerinde yüksek gözlük numarası bulunun, yakında ve uzakta gözlük kullanmak isteyene hastalara da akıllı mercek uygulaması yapılabilir.
Akıllı mercek uygulaması kimlere yapılmaz?
Diyabeti bulunan hastalara, glokom, üveit, retina dekolmanı, yaşa bağlı maküla dejenerasyonu ve keratokonus gibi düzensiz korneası bulunan hastalara bulunan hastalara akıllı mercek yerleştirilmesi önerilmez.
Akıllı mercekler astigmatı tedavi edebilir mi?
Akıllı mercekler ile astigmatın da düzeltilmesi mümkündür. Astigmat numaraları kornea adını verdiğimiz gözün en önünde bulunan şeffaf tabakanın düzensizliğinden kaynaklanıyor ise doğru hesaplamalar ile kişiye özel üretilmiş torik (astigmatlı) mercekler ile kişi aynı zamanda astigmattan da kurtulabilmektedir.
Yan etkileri nelerdir?
Erken dönemde ışıklarda kamaşma, uzaktaki cisimleri haleli görme gibi yakınmalar bulunabilir ancak bu sıkıntılar nöro-adaptasyon dediğimiz beynin uyum sağlaması ile 6 ay içerisinde geçecektir.
Bu merceklerin kullanım süresi var mıdır?
Akıllı merceklerin kullanım süresi bulunmamaktadır. Yani bu mercekler yaşam boyunca aynı performansı göstermektedir ve gözlük ihtiyacı duyulmayacaktır.
Op. Dr. Eyüp Özcan
15.10.2020
Gaziantep